Boyun kırışıklığı, özellikle ileriki yaşlardaki kişilerin sahip oldukları fiziksel bir özellik olarak görülmektedir. Bu sebeple boyun kırışıklığına neden olan durumların başında yaşlanma gelmektedir. Çoğu insanda ilerleyen yaşlarda görülen boyun kırışıklıkları için pek çok tedavi yönteminin geliştirildiği görülmektedir.
Boyun Kırışıklığı Neden Oluşur?
Boyun kırışıklığı nedenleri arasında ilk sırada yaş alımı gelmektedir. Kişilerin ilerleyen yaşlarda kaslarının zayıflamalarına bağlı olarak vücutlarının belirli bölgelerinde sarkmalar ve kırışıklıklar oluşmaktadır. Bu bölgelerden birinin ise boyun bölgesi olduğu görülmektedir. Boyun bölgesinde kırışıklık oluşumunun görülme nedenleri arasında, boynun cilt bakımında en çok atlanan bölgeler arasında yer alması da gösterilmektedir.
Genellikle cilt bakımlarının yüz bölgesine yapılması ve boyun bölgesinin atlanması, boynun yüze göre daha erken kırışmasına neden olmaktadır. Günümüzde boyun kırışıklıklarının giderilmesinde pek çok yöntemin kullanıldığı görülmektedir. Bu tedavi yöntemleri, boyunda yer alan kırışıklıkların derinliğine ve miktarına göre değişebilmektedirler.
Boyun Kırışıklığını Nasıl Giderilir?
Boyun kırışıklıklarının giderilmesi adına başvurulan pek çok tedavi yöntemi bulunmaktadır. Bu tedavi yöntemleri arasında medikal işlemler ön plana çıkmaktadırlar. Boyun kırışıklıklarının giderilmesi adına ilk başvurulan medikal işlemin genellikle botoks işlemi olduğu görülmektedir. Boyun botoksu işleminin belirli yaşlardan itibaren yapıldığı ve dozlarının kişilere özel olarak ayarlandığı bilinmektedir. Boyun botoksu işlemi sayesinde, boyunda yer alan kırışıklıkların giderilmesi ve başka kırışıklıkların oluşması önlenmektedir.
Boyunda yer alan kırışıklıkların giderilmesi için mezoterapi yöntemine de sıklıkla başvurulmaktadır. Mezoterapi yönteminde yüksek molekül ağırlıklı bazı asit çeşitlerinin ve lipazların cilde verilmesi sağlanmaktadır. Bu sayede deride yer alan kırışıklıkların, sarkmaların, lekelerin ve çatlakların giderildiği görülmektedir.
Boyun bölgesine somon DNA uygulamasının yapılması da cildin yaşlanma hızının azalmasına ve yenilenmesine olanak sağlamaktadır. Bu sayede boyun bölgesinde görülen yaşlanma etkilerinin azaldığı ve oluşumlarının yavaşladığı görülmektedir.
Boyun kırışıklıklarının giderilmesinde kullanılan bir başka yöntem ise, H-100 aşısıdır. Mezoterapi yöntemleri ile benzerlikler gösteren H-100 aşısı, içeriğindeki hyaluronik asit, aminoasitler ve vitaminler ile kollajen sentezinin uyarılmasını sağlamaktadır. Bu sayede sarkık görünümlerin azalması ve ciltte yer alan yaşlanma belirtilerinin yavaşlaması görülmektedir.
Boyun kırışıklıklarının giderilmesinde ip askı yöntemi, PRP, lipoliz, yüz germe gibi işlemlerin de kullanıldığı bilinmektedir.
Boyun Kırışıklığının Giderilmesinde Kullanılan Doğal Yöntemler Nelerdir?
Boyun kırışıklığını azaltmak için cilt bakımına özen göstermek önemlidir. Güneş koruması içeren nemlendiriciler kullanmak, cildin UV ışınlarına karşı korunmasına yardımcı olabilir. Yatarken ve günlük aktivitelerde düzgün boyun pozisyonunu korumak da kırışıklıkları azaltabilir. Egzersiz yapmak, kan dolaşımını artırarak cildin elastikiyetini destekleyebilir. Hyaluronik asit ve retinol gibi cilt bakımı içerikleri, kırışıklıkları azaltmada etkili olabilir. Ayrıca sağlıklı beslenme, yeterli su içme ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınmak da önemlidir.Formun Üstü
Boyun kırışıklığını önlemek ve gidermek adına medikal yöntemler dışında da bazı uygulamaların yapıldığı görülmektedir. Bu uygulamalar arasında doğal malzemeler ile hazırlanan maskeler ve değiştirilmesi gereken bazı alışkanlıklar yer almaktadır. Cilt bakımlarının yapımı sırasında boyun bölgesinin atlanmaması gerekmektedir. Bu sayede düzenli olarak bakım uygulanan bölgenin daha geç yaşlanma belirtisi vermesi sağlanmaktadır. Aynı zamanda yatış pozisyonunun sırt üstü ayarlanması, boyun egzersizlerinin yapılması, boyun kısmına masaj uygulanması da boyundaki kırışıklık oluşumunun azalmasını sağlamaktadır. Boyun bölgesinde yer alan kırışıklıklar için kullanılan doğal içerikli maskeler arasında ise en çok, bal ve gliserin içerikli maskelere başvurulduğu görülmektedir.