Sjögren sendromu her yaştan insanda görünebilecek bir sendromdur. Bu sendromun neden meydana geldiği ve nasıl tedavi edileceği ise bu hastalıktan mustarip olan kişiler tarafından merak edilir.
Sjögren Sendromu Nedir?
Sjögren sendromu kadınlarda daha fazla görülen kronik bir hastalıktır. Hastalık erkeklerde de görülür ama kadınlarla kıyaslandığında erkeklerde daha az bu sendroma rastlanır. Sjögren sendromunun özellikle 40 ila 60 yaş arasındaki kadınlarda daha fazla görüldüğü bilinir. Bu hastalığın vücutta meydana gelmesi ile birlikte bağışıklık sisteminin zayıfladığı görülür.
Sjögren sendromunun ortaya çıkmasının temel nedeni kişilerin bağışıklık sisteminin kendi vücuduna zarar vermesidir. Bağışıklık sistemi yanlışlıkla kendi vücuduna zarar verir ve vücutta ciddi hasarların ortaya çıkmasına neden olur. Bu hastalığın ortaya çıkmasının temel nedeni olarak geçirilen viral enfeksiyonlar veya çevresel etkiler gösterilebilir. Ayrıca daha önce aile bireylerinden birinin bu hastalığa yakalanması durumunda bu sendrom ile daha sık karşılaşılabildiği görülmüştür.
Sjögren Sendromunun Belirtileri Nelerdir?
Sjögren sendromu vücutta farklı belirtiler ile kendini gösterir. Bu hastalığın teşhisinde tükürüklerde ve gözyaşı bezlerinde meydana gelen değişimler etkilidir. Hastalıktan mustarip olan kişilerin tükürük bezlerinin olumsuz etkilenmesi nedeniyle ağızda kuruluk görülür. Tükürük bezlerinde meydana gelen kuruluğa ek olarak gözyaşı bezlerinde de meydana gelen kuruluk sonucunda göz kuruluğu görülebilir.
Tükürük bezlerinde meydana gelen kuruluk nedeni ile kişilerin katı yiyecekleri tüketirken zorluk yaşadığı görülür. Sendromu ilerlemesine bağlı olarak ağız içi kuruluğunun ciddi bir seviyeye ulaşması durumunda katı yiyecekler yenilirken su tüketilmesi ihtiyacı duyulur. Tükürük bezlerinde meydana gelen kuruluklar aynı zamanda dişlerde çürüklerin ortaya çıkmasına da sebep olur. Gözyaşı bezlerinde meydana gelen kuruluğunun ardından gözlerde yanma veya bulanık görme gibi sorunlarla karşılaşabilmek mümkündür.
Sjögren sendromunun belirtilerim arasında sistemik semptomlar da gösterilebilir. Sistemik semptomlar arasında kişilerin sürekli olarak kendini halsiz hissetmesi ve kaslarında ağrı görülmesi gösterilebilir. Bu semptomun ortaya çıkması başta karaciğer ve akciğer olmak üzere çeşitli organlara da zarar verebilir. Hastalığın teşhisi için özellikle kadınların 40 yaşının ardından düzenli olarak doktor kontrolüne gitmeleri önerilir.
Sjögren Sendromunun Tanısı Nasıl Konulur?
Sjögren sendromu tedavisinin yapılabilmesi için öncelikle bu hastalığın tanısının konulması gerekir. Tanının konulabilmesi için kişilerin göz kuruluğunun olup olmadığını ölçmeye yarayan bir test uygulanır. Uygulanan bu test ile kişilerin gözyaşı miktarının ölçülmesi sağlanır. Gözyaşı miktarlarının ölçülmesinin ardından tükürük bezlerinden de biyopsi alınması gerekir. Alınan biyopsi ile kesin tanının konulabilmesi için patolojinin sonucu göz önünde bulundurulur.
Sjögren sendromunun tanısının konulabilmesi için ayrıca kan değerlerinin de incelenmesi gerekebilir. Kan değerlerinin incelenmesi ile hastalarda kansızlık veya akyuvar düşüklüğünün olup olmadığı da kontrol edilebilir. Yapılan tetkiklerin ardından kişilerin sendroma yakalanıp yakalanmadığı kolayca tespit edilebilir.
Sjögren Sendromunun Tedavisi Nasıl Olur?
Sjögren sendromu başta ağız kuruluğu olmak üzere vücutta çeşitli değişimlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu hastalığın nasıl tedavi edileceği ise sendroma yakalanan kişiler tarafından merak edilir. Sjögren sendromunun tedavi edilebilmesi için kesin bir ilaç bulunmaz genellikle tedavi farklı ilaç türleri kullanılarak yürütülmeye çalışır. Bu hastalıktan mustarip olan kişilerin göz kuruluğu ile karşılaşması durumunda suni gözyaşı kullanmaları veya göz damlası kullanmaları önerilebilir. Uzman doktorlar tarafından yürütülen tedavi sırasında hastalara verilen damlalar ve suni gözyaşı ile gözlerde meydana gelen kuruluğun hafifletilmesi sağlanır.
Sjögren sendromunun belirtileri arasında ağızda meydana gelen kuruluk da görülebilir. Ağızda meydana gelen bu kurulukların tedavi edilmemesi durumunda dişlerde çürüklerin ortaya çıktığı görülebilir. Ağızda meydana gelen kuruluğun tedavi edilebilmesi ve diş çürüklerinin önüne geçilebilmesi için hastalara gargara önerilebilir. Gargara yapılması durumunda ağız içerisinde meydana gelen kuruluğun önüne geçilebilmesi bu sayede de ağzın daha uzun süre nemli tutulması sağlanabilir. Bu hastalığın tedavi edilebilmesi için semptomlar göz önünde bulundurulur ve bu sayede farklı ilaçlar kullanılır. Kullanılan bu ilaçlar sayesinde semptomların vücutta yaratmış olduğu değişikliklerin önüne geçilmesi amaçlanır.